KORONAVİRÜS SÜRECİNDE UYUŞMAZLIK ÇÖZÜMLERİNDE ARABULUCULUK UYGULAMASI
Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de derinden etkileyen Koronavirüs salgını, sağlık üzerindeki tehditlerine ilaveten sosyal ve ekonomik anlamda da derin etkiler bırakıyor.
Salgın sebebiyle gerek devlet tarafından gerekse de şirket ve kişilerin kendi insiyatifleriyle uygulanan kısıtlamalar ve önlemler, piyasalarda domino etkisi yaratmış; tedarik süreçlerinde, arz-talep dengesinde ve sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesinde yaşanan sıkıntılar sözleşmesel ilişkilerde sözleşmenin her iki tarafı açısından da sözleşmelerin uyarlanması ve/veya sözleşmelerin feshi hususunda uyuşmazlıklar yaratmıştır.
Normal süreçte söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için mahkeme veya tahkim sürecine başvuruluyorken, önlemler kapsamında acil işler dışında dava ve takiplerin açılması, sürdürülmesi ve duruşma gibi süreçlerin de şimdilik 30 Nisan 2020’ye kadar durdurulması, taraflarda uyuşmazlığın hem kısa sürede hem de en az maliyetle çözülmesi için alternatif çözümler aranması ihtiyacını doğurmuştur. Tahkim süreçlerinde de ilgili tahkim enstitülerinin aldığı benzer durdurma/erteleme önlemleri bu ihtiyaçları daha da fazlalaştırmıştır.
30 Nisan 2020’ye kadar duruşma ve takip süreçlerinin durdurulması, halihazırda zaten yoğun bir iş yükü ile uğraşmakta olan mahkemelerin ve icra dairelerinin yükünü daha da arttırmış, salgın sonrası süreçte dava ve takiplerin sonuçlanma zamanını da önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir. Uygulamada mahkemelerin ötelenen duruşmaları Kasım-Aralık 2020 tarihlerine verdikleri görülmektedir. Sürecin uzaması durumunda bu tarihlerin 2021 yılının ilk aylarına uzaması da muhtemeldir. Dolayısıyla bu süreçte yeni ikame edilecek davaların ilk duruşmalarının da 2021 yılı başlarına sarkması ve sürecin iyi ihtimalde dahi 2021 öncesinde tamamlanamaması muhtemeldir.
Kaldı ki, mevcut yasal düzenlemelerin yaşanılan olağanüstü koşullarda yaşanan ihtilaflara tam bir çözüm getirmiyor olması, doktrinde ve hukukçular arasında çeşitli farklı görüşler ve yaklaşımlar bulunması ve hepsinden önemlisi henüz bir içtihat oluşmamış olması da yaşanan uyuşmazlıkların ne şekilde neticelenebileceğinin ve mahkemelerin hangi yönde bir içtihat oluşturacaklarının şu aşamada belirsiz olmasına sebep olmaktadır.
Dolayısıyla halihazırda, sonucunun ne olacağının belirlenebilir olmadığı, en erken 1,5-2 yılda tamamlanabilecek bir süreçten bahsedildiğinde, hızlı, kesin ve maliyeti az olan bir çözüm arayışı ortaya çıkmıştır.
Bu kapsamda, mevcut durumda yaşanan uyuşmazlıkların çözümü için en hızlı, kesin ve az maliyetli çözümün ihtiyari arabuluculuk olduğunu düşünmekteyiz.
Bilindiği üzere Arabuluculuk “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade eder”.
Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan söz konusu tanımlamanın içeriğine bakıldığında mevcut uyuşmazlıklar açısından hızlı, kesin ve az maliyetli olmasına ilaveten oldukça önemli olan bir başka husus da “çözüme tarafların kendisinin varmasıdır”. Gerçekten de yaşanan belirsizlik döneminde, üçüncü bir kişinin vereceği ve şu anda öngörülemeyen bir karara bağlı olmaktansa, Tarafların kendilerinin varacağı bir çözümün her iki taraf açısından da daha lehe olduğu tartışmasızdır.
Arabuluculuğun bir başka avantajı da sürecin bağlı olduğu gizliliktir. Arabuluculuk sürecinde tarafların uyuşmazlık ile beyanları, süreçte sunulan bilgi ve belgeler, ikrarlar-inkarlar, süreç sonucunda varılan anlaşmanın koşulları da dahil olmak üzere, ihlali hapis cezasına varan yaptırımlara tabi bir gizlilik süreci ile korunmaktadır. Dolayısıyla bu beyan, bilgi, inkar-ikrarlar ileride yaşanacak olası bir dava sürecinde ileri sürülemeyecektir. En önemlisi de, benzer durumda farklı muhataplarla karşı karşıya olan kişiler açısından varılan anlaşma ve koşulları, gizli olduğu için diğer muhataplar açısından bir emsal teşkil etmeyecektir. Örneğin on tane tedarikçisi bulunan bir firmanın, bir tedarikçisi ile o tedarikçiye özgü koşullar sebebiyle vardığı anlaşma uyarınca ilgili tedarikçiye sağladığı avantajları, diğer tedarikçiler kendisine karşı emsal olarak ileri süremeyecektir. Bir AVM yatırımcısının bir kiracıyla yaptığı anlaşma uyarınca varılan hükümler, aynı şekilde diğer kiracılar açısından bir emsal teşkil etmeyecektir.
Arabuluculuğun en önemli avantajlarından birisi de maliyet avantajıdır. Yıllar sürecek bir yargılama esnasında katlanılmak zorunda kalınan yargılama giderleri ve vekalet ücretleriyle kıyaslandığında, en az Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi üzerinden ödenecek arabuluculuk ücreti önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bir diğer can alıcı avantaj ise, arabuluculuk süreci sonunda varılacak anlaşma metninin nisbi değil maktu damga vergisine tabi olmasıdır. Dolayısıyla, haricen yapılacak bir anlaşma durumunda ödenecek damga vergisi meblağı da arabuluculuk ile bir anlaşmaya varılması durumunda önemli bir oranda ortadan kalkmakta, yaşanan sıkıntılı süreçte tarafları ilave bir damga vergisi yükü altına sokmamaktadır.
Arabuluculuk süreçlerinin genelde 1 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanabildiği göz önüne alındığında, en az 1,5-2 sene sürecek bir yargılama süreciyle kıyas kabul etmeyecek derecede zaman avantajı sağlamakta olduğu tartışmasızdır.
Arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşma metni taraflar ve vekilleri tarafından imzalandığı takdirde ilam niteliğine haiz olmaktadır. Keza arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varılan hususlara ilişkin olarak taraflarca dava açılması da mümkün değildir. Dolayısıyla arabuluculuk sürecinde taraflarca anlaşmaya varılması durumunda uyuşmazlık kesin ve icra edilebilir bir şekilde sonuçlandırılmaktadır.
Yaşanan salgın dönemi göz önüne alındığında arabuluculuğun en önemli avantajlarından bir diğeri de dijital ortamda grçekleştirilebilmesidir. Keza arabuluculuk görüşmeleri telekonferans, video konferans gibi metodlarla dijital ortamda gerçekleştirilebilmekte, varılan anlaşmalar da tüm tarafların elektronik imzaları olması durumunda elektronik imza ile imzalanabilmektedir. E-imza bulunmaması durumunda dahi anlaşma metninin taraflara ayrı ayrı iletilerek imzalanması sağlanabilmektedir. Evde kalmanın salgının yayılmasını engellemekteki önemi değerlendirildiğinde, tarafların bir araya gelmesi gerekmeksizin çözüme ulaşılabilmesi oldukça değerlidir.
Özetlemek gerekirse,
Arabuluculuk,
* Hızlı,
* Az maliyetli,
* Kesin,
* Çözüme tarafların karar verdiği,
* Gizlilik prensibiyle korunan, ve
* Dijital ortamda uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yönetim olması sebebiyle, yaşanan salgın döneminde ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü için oldukça avantajlıdır.
Taraflardan herhangi birinin uyuşmazlığın çözümü amacıyla Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı bir arabulucuya başvurması, ihtiyari arabuluculuğun başlatılması için yeterlidir. Bu başvurunun da herhangi bir yolla yapılabilmesi mümkündür.
Detaylı bilgi için bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.
Arb. Av. İnanç Akalın
Kıdemli Ortak
Boden Law